4 Aralık 2012 Salı


3. YAZICI (PRINTER)

Bilgisayarda hazırladığınız yazı, hesap tablosu, resim ve benzeri içerikleri kâğıda 
dökmek amacıyla kullanılır. Yazıcıları bilgisayarınıza USB veya LPT bağlantısı kullanarak 
bağlayabileceğiniz gibi kablosuz bağlantıyla çalışan yazıcılar kurmanız da mümkündür.  
Bazı ağ cihazlarının ve ADSL modemlerin üzerinde bulunan yazıcı bağlantı noktası ve 
cihazdaki yazıcı sunucusunu kullanarak bir yazıcıyı birden çok bilgisayarın aynı anda 
kullanabileceği ağ yazıcısı olarak da kura bilmektesiniz.  Yazıcılar renkli ve siyah beyaz 
olarak yazı ve resim basa bilmektedir.


3.1. Yazıcı Çeşitleri:

3 çeşit yazıcı vardır bunlar 
1-lazer          2-mürekkep püskürtmeli          3-nokta vuruşlu yazıcı

3.1.1. Nokta VuruĢlu (Dot Matrix) Yazıcılar

Yazma iĢlemi, mekanik olarak mürekkepli bir Ģeride yazma kafasının vurması ile
(daktilo gibi) gerçekleĢir. Yazılar diğer yazıcı tiplerine göre daha büyük noktalardan oluĢur. 
Sesli çalıĢır ve aynı anda karbon kâğıdı kullanılarak birden fazla sayfayı yazabilir. Bu yazıcı 
seçiminde yazıcı kafadaki pin (iğne) ve kolon sayısı önemlidir. Pin sayısı bir anda kâğıt 
üzerine bırakılabilecek nokta sayısını gösterir. Kolon sayısı ise bir satırdaki basılacak harf 
adedini gösterir.
Nokta  vuruĢlu yazıcılar, sayfa baĢına düĢük yazdırma maliyeti fakat yüksek yazıcı
fiyatına sahiptir. Baskı kaliteleri yüksek değildir. Dolayısıyla sadece metin içeriklerini, 
genellikle de fatura, irsaliye ve makbuz yazdırmada kullanılır. Ev kullanımı için uygun 
değildir.

3.1.2. Mürekkep Püskürtmeli (Ink Jet) Yazıcılar
Mürekkebin kâğıt üzerine püskürtülme esasına dayalı olarak çalıĢan yazıcılardır. 
Yazıcı kafası, üzerinde siyah ve renkli mürekkep kartuĢlarını taĢır. Yazma sırasında, kâğıdı 
satırın baĢından sonuna kadar tarar ve sonra alt satıra geçer. Tarama sırasında mürekkep 
püskürtülecek noktalara mürekkep, bu kafa tarafından kâğıt üzerine bırakılır. KartuĢlar 
genelde ısı ile damla oluĢturma esasına göre mürekkep püskürtür. Tüp içerisinde ısıtıcının 
ısınarak basıncı artırıp damlanın dıĢarı çıkmaya zorlanması ile püskürtme iĢlemi gerçekleĢir. 


Bu damla çapları ortalama 50–60 mikron çapında ve 8–10 piko litre hacmindedir. 
Mürekkep püskürtmeli yazıcılar, günümüzde bulundukları konum itibariyle fotoğraf 
kalitesinde resimlerden düĢük çözünürlüklü siyah beyaz yazılara kadar çeĢitli türde baskı 
yapabilmektedir. Ayrıca yazıcı fonksiyonuna ek olarak bünyesinde fotokopi çekebilme ve 
resim tarayabilme özelliklerini de barındıran çok fonksiyonlu yazıcı modellerinin sayısı 
oldukça fazladır. Son yıllarda üretilen mürekkep püskürtmeli yazıcılara  “Bluetooth”
üzerinden kablosuz bağlantı ile resim gönderebilme, dijital fotoğraf makinenizin hafıza 
kartını yazıcınıza takarak anında baskı alabilme gibi ilave fonksiyonlar da eklenmiĢtir. Ġlk 
satın alma maliyetleri düĢük fakat sayfa baĢı maliyetleri fazladır.

3.1.3. Lazer Yazıcılar

Lazer yazıcılar, yazım iĢleminde toner denilen kurumuĢ mürekkep kullanır. 
Elektrostatik yükleri üzerinde tutabilen bir tambura sahiptir. Tambur ilk olarak pozitif yüke 
sahiptir. Lazer ıĢını bilgisayardan gelen komuta göre istenen noktaları tarayıp negatif yükle 
yükleyerek elektrostatik baskı resminin negatifini oluĢturur. Pozitif yüklü noktalar basılacak 
Ģekil, negatif kısımlar ise arkalandır. Toner tambur üzerinde bu noktalara yapıĢarak kâğıdın 
yüzeyine yapıĢtırılır. Daha sonra kâğıt ısıtılarak toner iyice kâğıt üzerinde kalıcı hâle 
getirilir. Sonrasında ise tamburdaki baskısı biten elektrostatik resim temizlenir. 
Lazer yazıcılar, çok hızlı ve fazla miktarda baskı yapmanıza imkân verir. Lazer yazıcıların 
renkli olanları da vardır. Birim sayfa baĢına düĢen maliyet genelde daha azdır.3.1.3. Lazer Yazıcılar
Lazer yazıcılar, yazım iĢleminde toner denilen kurumuĢ mürekkep kullanır. 
Elektrostatik yükleri üzerinde tutabilen bir tambura sahiptir. Tambur ilk olarak pozitif yüke 
sahiptir. Lazer ıĢını bilgisayardan gelen komuta göre istenen noktaları tarayıp negatif yükle 
yükleyerek elektrostatik baskı resminin negatifini oluĢturur. Pozitif yüklü noktalar basılacak 
Ģekil, negatif kısımlar ise arkalandır. Toner tambur üzerinde bu noktalara yapıĢarak kâğıdın 
yüzeyine yapıĢtırılır. Daha sonra kâğıt ısıtılarak toner iyice kâğıt üzerinde kalıcı hâle 
getirilir. Sonrasında ise tamburdaki baskısı biten elektrostatik resim temizlenir. 
Lazer yazıcılar, çok hızlı ve fazla miktarda baskı yapmanıza imkân verir. Lazer yazıcıların 
renkli olanları da vardır. Birim sayfa baĢına düĢen maliyet genelde daha azdır.


3.2. Yazıcıların Bağlantıları

Nokta vuruĢlu yazıcılar genellikle LPT portu adı verilen paralel port üzerinden 
bilgisayara bağlanır.
Resim 3.2: LPT (paralel port) bağlantı kablosu
Mürekkep püskürtmeli ve lazer yazıcılar ise genellikle USB port üzerinden bilgisayara 
bağlanır.
Gerek lazer, gerekse mürekkep püskürtmeli yazıcıların bir de ağ bağlantısı kurabilen 
modelleri  mevcuttur. Ağ yazıcısı olarak da bilinen bu türlerin kendi üzerlerinde bir  NIC
(network ınterface  card  – ağ arabirim kartı) bulunur ve ağa dâhil edilebilir. Böylece ağ 
yazcıları birden çok bilgisayar arasında kullanıma sunulabilecekleri gibi merkezî olarak da 
yönetilebilir. Bu tür yazıcılar sayesinde, açık ve yazıcı paylaĢımı etkinleĢtirilmiĢ bir 
bilgisayarın sürekli açık tutulması zorunluluğu da ortadan kalkmaktadır.
3.3. Yazıcılarla Ġlgili Temel Kavramlar

 Çözünürlük

Birim alana bırakılabilecek nokta sayısını gösterir. Birimi inç baĢına düĢen nokta
sayısıdır (dpi). Çok olması baskı kalitesini artırır. 
Nokta vuruĢlu, mürekkep püskürtmeli ve lazer yazıcıdan  bize en  uygun yazıcıyı 
seçmek için aĢağıdaki tablonun dikkate alınması gerekmektedir.

2. GÖRÜNTÜLEME BİRİMLERİ
2.1. Monitör
Monitör, bilgisayar içerisindeki bilgilerin kullanıcıya aktarılması amacıyla kullanılır.
                                                Resim 2.1: Solda CRT Monitör, Sağda LCD Monitör


2.1.1. Monitör çeşitleri

Monitörler yapılarına göre CRT (Cathode Ray Tube), LCD (Liquid Crystal Display),
plazma ve LED olmak üzere 4’e ayrılır. Bilgisayar monitörlerinde genellikle CRT ve LCD
ekranlar kullanılırken Plazma ve LED ekranlar daha çok televizyon ekranı olarak
kullanılmaktadır. Ancak özellikle yeni üretilen laptop modellerinde LED ekranlar da
kullanılmaktadır.

 CRT (cathode ray tube) monitörler:

Küçük boyutlarda binlerce kırmızı, yeĢil ve mavi fosfor kaplı tabakadan oluĢan bir
ekrana, elektron demetinin çarptırılmasıyla görüntü oluĢturulur. Elektron demeti fosfor
tabakaya çarpmadan önce ince metal bir maskeden (shadow mask veya aperture grill)
geçirilir. Amaç elektronları aynı noktaya odaklamak ve baĢıboĢ elektronların ekran üzerinde
görüntüyü bozmalarını engellemektir. Shadow mask, küçük deliklerden oluĢan Ģekildeki ince
film tabakadır. Üreticiler tarafından shadow mask a rakip olarak çıkarılmış maske
yöntemidir. DüĢey doğrultuda küçük tellerden oluĢur.
Burada daha az bozulma olmaktadır. Birçok aperture gril ekran düz (flat) şeklindedir.
Aşağıdaki şekilde CRT monitörlerin çalışma prensibi gösterilmektedir.

 LCD (liquid crystal display):

LCD ekran, plastik bir tabaka içindeki sıvı kristalin ışığı yansıtması ilkesi ile çalışır.
LCD ekranlarda kullanılan sıvı kristaller, gerilim uygulandığında düz biçimde sıralanır.

Gerilim verilmediğinde ise sıvı kristallerin en üst tabakası ile en alt tabaka, 90 derece kıvrılmış şekilde dizilmiştir. Bu duruma twisted nematics (TN) denir. TN durumdaki sıvı kristaller içerisinden geçen ıĢık, polarizatör içerisinden geçebilir. Polarizatörün görevi kendisine gelen ıĢığı duruma (yatay veya dikey) göre geçirmek veya absorbe etmektir. ġekilde a polarizatörü dikey, b polarizatörü de yatay ıĢık demetlerini geçirmektedir. Elektrotlara gerilim uygulandığında ise TN yapı bozularak dikey ışık demeti yatay forma girmediğinden polarizatör üzerinden karşı tarafa geçemeyecektir.

 Plazma ekranlar:

CRT monitörlerin çalımasına benzer bir yöntem kullanırlar. Ġki cam arasında düzgün dağılmıĢ, içerisinde xenon ve neon gazlarının bulunduğu binlerce fosfor kaplı hücreler vardır. Elektrotların farklı gerilimle Ģarj edilmeleriyle hücre içerisine, iyonize edilmiĢ gaz üzerinden akım giriĢi olur. Bu akım UV fotonlarının oluĢmasına neden olan, yüksek hıza sahip yüklü parçacık hareketine neden olur. UV fotonlar fosfor tabakaya çarparak fosfor atomlarını yüksek enerji ile yükler. Bu enerji atomların ısınmasına neden olur. Sonrasında ise atomlar görülebilir sahip olduğu enerjiyi, ıĢık fotonu şeklinde ortama yayar.

 LED ekranlar:

LED ekranlar aslında LCD ekran olarak da düĢünülebilir. Light-emitting dioedes (LEDs) olarak da bilinen LED ekranlar arkadan aydınlatmalı bir LCD ekrandır.

LED TV’lerdeki büyük yenilik aslında ekran teknolojisinde ya da görüntü sinyalini ileten elektronik ekipmanlarda değil, arka aydınlatma sisteminde gerçekleşmiştir.

LED TV’lerde, LCD ekranlarda arka aydınlatma olarak kullanılan floresan lamba yerine bir dizi LED (light-emitting dioede / ıĢık yayan diyot) kullanılır. Ekrandaki görüntüyü oluĢturan her bir piksel için ıĢık, bu LED’ler aracılığıyla gönderilir. Bu nedenle de daha net ve aydınlık bir görüntü sunmaktadır.
LED TV’lerde arka aydınlatma olarak kullanılan LED’lerin bulundukları yerlere göre LED TV’lerin ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz. Bunlar doğrudan aydınlatma ve kenardan aydınlatma olarak bilinir.
Her iki teknolojinin de kendisine özel avantajları bulunur. Doğrudan aydınlatma kullanıldığında çok yüksek kontrast oranlarına ulaĢılabiliyorken kenardan aydınlatma teknolojisinde de çok ince tasarımlar yapabilmek mümkündür.
Doğrudan aydınlatma teknolojisini kullanan LED TV’lerde kullanılan LED sayısı ve kontrol ettikleri bölgenin büyüklüğü, görüntü kalitesini doğrudan etkiler. Kenardan aydınlatma teknolojisi maliyetleri düĢürdüğü için bu teknolojiyi kullanan LED TV’lerin fiyatı daha uygundur.
Sonuçta her iki aydınlatma teknolojisi de standart LCD TV’lerin çok üstünde bir görüntüleme performansı ve enerji tasarrufu sunar.

2.1.1.1. Ekranların birbiri ile karĢılaĢtırması:

CRT ekranların en büyük dezavantajları kapladığı alan, gözleri fazla yorması ve harcadığı güçtür. Bu gibi dezavantajlarından dolayı ekran boyutları artırılmak istendiğinde CRT monitörler hiç de iyi seçim olmayacaktır.
17
 LCD ekranların CRT ekranlara göre avantajlarını Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:
 CRT ekranlara göre daha parlak ve yüksek çözünürlükte görüntü sunar.
 LCD ekranlarda ekranın nokta aralıklarını göremezsiniz.
 LCD televizyonlar göz yormazlar, aksine odaklama sorunu olmadığından daha keskin ve net görüntü sunarlar.
 LCD ekranların dezavantajlarını ise Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:
 Ġzleme açıları dardır. En iyi izleme açısı için tam karĢıdan bakmak gerekir. Yan açılardan bakıldığında renkler değiĢir, siyah kısımlar parlama yapar.
 Gerçek kontrast oranları düĢüktür. Bu nedenle beyaz ve siyah arasındaki renk geçiĢleri iyi değildir.
 Siyah rengi hiçbir zaman tam siyah olarak göstermezler. Görüntüyü detaylı göstermez. Bu yüzden karanlıkta geçen filmleri izlemek keyif vermez.
 Hareketli görüntülerde hareket eden kısımda netliğin bozulması sorunu ile karĢılaĢılabilir.
 Plazmalara oranla çok daha az renk tonu verir. Tam insan ten rengini yakalayamaması gibi.
 Yüksek ıĢıklı ortamlarda ekran yansıma yapabilir.
 Plazma ekranların avantajlarını Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:
 Sınırsız izleme açısı vardır. Yan açılardan dahi mükemmel netlikte izleme imkânı sunar.
 LCD ve LED ekranlarda olmayan, gerçek kontrast oranına sahiptir. Gerçek siyah renkler, çok detaylı görüntü gibi.
 LCD ve LED ekranlardan daha fazla renk sayısına sahiptir.
 Hareketli sahnelerde anlık resim yenileme ve tepki süresiyle LED ve LCD Tv’lerden 1000 kat daha hızlıdır.
 Ortam ıĢığında ve güneĢli havalarda LCD ve Led TV’lerden çok dahi iyi görüntü verirler.
 600 Hz’e varan görüntü yenileme hızına sahiptir (Led ve Lcd TV’lerde maksimum yapay olarak 200 Hz’dir.).
 Tepki süresi 0,001 (Led ve Lcd TV’lerden 1000 kat daha hızlı görüntü oluĢturma)dir. Bu nedenle hareketli görüntülerde asla bulanıklaĢma olmaz. Bilgisayar oyunu meraklıları için en iyi seçim plazma TV’lerdir.
 Parlaklık plazma ekranlarda 1.500 cd/m² iken Led ve Lcd Tv’lerde 500 cd/m² civarındadır.
 Plazma ekranların dezavantajlarını ise Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:
 Güç tüketimleri diğer ekran türlerine göre daha yüksektir.
 Kullanım ömürleri LCD ekranlara göre daha düĢüktür.
 Plazma ekranlarda, ekrandaki görüntü sabit kaldığında fosfor maddesinde oluĢan iyon etkisi plazmanın parlaklık ömrünü azaltır. Bunu önlemek için alınan ISM adındaki koruyucu önlem ile sabit bir görüntü ekrana uzun süre yansıdığında aktifleĢerek ekran parlaklığını kademe kademe düĢürüyor. Bu iĢlem devam ederse 10 dakika içinde ekran parlaklığı yarı yarıya düĢüyor. Ancak iĢlem yavaĢ gerçekleĢtiği için göz bu durumu algılayamıyor. ISM teknolojisi sayesinde plazma ekranların kullanım ömrü uzuyor.

 LED ekranların avantajlarını Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:
 LED kullanımının ilk büyük avantajı, gelen görüntü bilgisinde siyah olan bölgelere ıĢık sağlayan LED’lerin kapatılarak tam siyah görüntü elde etmek için önemli bir baĢarı elde edilmesidir.
 LED ekranların ikinci büyük avantajı gösterilen renk miktarındaki artıĢtır. Standart LCD TV’lerde mevcut renklerin % 70 ile % 75’i gösterilebilirken LED TV’lerde bu oran % 85’e kadar çıkabilmektedir. Bu da daha canlı görüntüler elde edilmesi için büyük bir avantaj sağlar.
 LED ekranların üçüncü önemli avantajı ise enerji tasarrufu konusundaki baĢarısıdır. IĢık kaynağı görüntüye göre kontrol edilebildiği ve açılıp kapatılabildiği için çok ciddi boyutlarda enerji tasarrufu sağlanır. Örnek vermek gerekirse 106 ekran bir LCD ekran ortalama 200 watt güç tüketirken aynı boyuttaki bir LED ekranda bu rakam ortalama 80–90 watt civarına kadar düĢebilir.
 Ekrana yansıtılacak olan görüntüde siyah bölgelere ait LED’ler kapatılarak çok yüksek kontrast oranlarına ulaĢılabilir. Bu da görüntü netliğinde belirgin bir artıĢ elde edilmesini sağlar.
 Standart bir LCD ekranda 1:10.000 ile 1:50.000 arasında kontrast oranları elde edilirken bir LED ekranda 1:2.000.000 ile 1:5.000.000 arasında kontrast elde edilebilir.
 LED ekranların dezavantajlarını ise Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:
 Led ekranlar diğer ekran türlerine göre daha pahalıdır.
 Kullanım ömürleri ekran türlerine göre daha düĢüktür.

2.1.2. Monitör Bağlantıları

Ekranlar, ekran kartlarına bağlandığına göre bağlantı noktaları arasında uyumluluk olması gerekir. Günümüzde DVI ve D-SUB tipi çıkıĢlar vardır. Ekran kartı DVI çıkıĢa sahipse daha iyi resim kalitesi sunduğu için DVI çıkıĢlı bir ekran karı alınmalıdır. Çünkü DVI dijital olarak çalıĢır ve dolayısı ile analog çevrime gerek kalmaz. Bilinmelidir ki analogdan dijitale veya dijitalden analoga çevrim yapılırken veriler azda olsa bozulmaktadır. S Video çıkıĢı televizyon, video, DVD player gibi cihazların bağlanması amacı ile kullanılmaktadır. HDMI standardı, geliĢmiĢ ve yüksek tanımlı video ile çok kanallı ses sinyallerinin tek kablo üzerinden taĢınmasını destekler. HDMI giriĢine uydu alıcınızı, “DVD player”ınızı, müzik ve ses sistemlerinizi, televizyonlarınızı bağlayabilir ve yüksek kalite ses ile görüntü aktarımı sağlayabilirsiniz.
Resim 2.4: Ekran çıkıĢ portu tipleri

2.1.3. Monitörlerle Ġlgili Temel Kavramlar

 Çözünürlük
Ekranların çıktıları (resim, video, program ara yüzü…) gösterirken kullanacağı nokta sayısını gösterir. Bu noktalara piksel denmektedir. Örneğin gösterilecek bir resim için ekranın çözünürlüğü ne kadar büyük olursa resim daha fazla ayrıntıyla gösterilir. Yaygın çözünürlük değerlerinden 800x600, 1024x768, 1280x1024 değerleri vardır. Masaüstü bilgisayarlarda yaygın olarak 800x600 ve 1024x768 değerleri kullanılmaktadır. Çözünürlük azaldıkça ekrandaki resimler daha büyük ve kalitesiz görülecektir.

 Ekran boyutu
Ekranın köĢegen uzunluğunu (bir köĢesinden diğer köĢesine olan uzaklığını) gösterir. inç olarak ifade edilir. 17, 19, 21, 23, 101… gibi değerler vardır. Ekran boyutu için LCD ekranlarda görülebilir alan (kasa hariç) kastedilirken CRT ekranlarda kasa dâhil edilmektedir.
Not: 1 inç = 2.54 cm değerindedir.
 Ġki piksel arası uzaklık (dot pitch)
Ekranda iki piksel arası en yakın uzaklığı belirler. Uzaklığın az olması daha fark edilebilir, keskin renk geçiĢlerinin olduğu görüntüler anlamına gelir. Günümüzde 0.21, 0.24, 0.25, 0.27, 0.28 mm gibi değerler vardır.

 En/boy oranı (aspect ratio)
Ekranın en ve boy oranlarını gösterir. Genelde bu oran 4:3’tür. Mesela 1024x768 çözünürlüğe sahip bilgisayarda en boy oranı 4:3’tür. Ama günümüzde 16:9, 16:10 gibi oranlar da mevcuttur. 16:9 oranına “widescreen” (geniĢ ekran) ekran denilmektedir.

 Ekran tazeleme oranı (refresh rate)
Ekranın baĢtan aĢağıya saniyede taranma sayısını gösterir. BaĢka bir deyiĢle ekrandaki görüntünün saniyedeki oluĢturulma sayısıdır. DüĢük orana sahip ekrandaki görüntüler titrer ve dolayısıyla kullanıcının gözünü yorar. Günümüzdeki hemen tüm CRT ekranlar NEC firmasına ait MultiSync özelliğine sahiptir. Bu özellik ekranın farklı tazeleme ve çözünürlük değerlerine sahip olabileceğini gösterir. Ekran tazeleme oranı hertz türünden ifade edilir. Örneğin 70 hertz değeri, ekranın saniyede 70 defa tarandığını ya da diğer bir ifade ile ekrandaki görüntünün saniyede 70 defa tekrarlandığını belirtir.
 Ölü pikseller
Ölü pikseller görüntü değiĢtiği hâlde rengi değiĢmeyen ekran üstündeki noktalardır (piksel). Özellikle LCD ekranlarda bazı pikseller özelliğini üretim aĢamasında yitirebilmektedir. Bu durumda ekranın belirli noktaları görüntü içerisinde göze batmaktadır. Birçok üretici ölü piksellerin birkaç adedini garanti kapsamına dahi almamaktadır. LCD ekran almadan önce mutlaka ölü pikseller açısından kontrol etmek yararlı olur.

 Tepki süresi
Özellikle LCD ekranların seçiminde önemlidir. Bir pikselin istenen rengi alması için geçen süre onun tepki süresidir. Ekranlardan bu sürenin az olması istenir. Tepki süresi hızlı değiĢen video ve oyun sahnelerinde hayalet görüntülerin oluĢmaması için önemlidir. Daha net görüntüler elde etmek için düĢük tepki süresine sahip LCD ekranlar alınması gerekir.

 GörüĢ açısı
Ekrana belirli bir açıdan bakıldığında oluĢan renk kaybıdır. CRT ve plazma ekranlarda görüĢ açısı daha iyidir.

2.2. Projeksiyon Cihazları
Bilgisayar veya televizyon ekranındaki görüntüyü daha da büyüterek perdeye ya da duvara yansıtan görüntü cihazlarıdır. Genelde sunum ve ev sinema sistemlerinde kullanılır. Film keyfi ve daha çok kiĢi ile iletiĢim kurmak için bulunmaz bir imkândır.

2.2.1. Projeksiyon Cihazı ÇeĢitleri

Projeksiyon cihazları LCD, LED ve DLP diye üç farklı yapıya sahiptir. Yaygın olarak üretilen ve kullanılan tipler LCD ve DLP çeĢitleridir. Projeksiyon cihazlarında duvardaki görüntüyü oluĢturmak için kullanılan ıĢık kaynağı yüksek güçlü lambadan oluĢur. Kullanılan lambanın ömrü ve gücü, projeksiyon cihazı seçimi açısından önemlidir.
Resim 2.11: Solda, DMD’nin yapısını gösterir temsilî resim. Sağda DLP projeksiyon mimarisi
 LCD
LCD projeksiyon cihazlarının yapısında, RGB için 3 adet cam LCD panel vardır. Üç adet (RGB) LCD panellerden geçen ıĢık, dikroik prizma ile tekrar görüntü, lens üzerinden duvara yansıtılır. Yapıda kullanılan dikroik (iki renkli) ayna lambanın ıĢığını kırmızı, yeĢil ve mavi bileĢenlere ayırmak için kullanılır. Renk ve görüntü, kırmızı ve mavi ıĢığın yansıması ve yeĢil ıĢığın aynen geçirilmesi ile oluĢturulur. Bu üç aynanın taban camı, sadece çok özel bir dalga uzunluğunun ıĢığını yansıtan ince bir film ile kaplanmıĢtır. Dikroik prizma ise ıĢığı kırmızı, yeĢil ve mavi bileĢenlere ayıran bir prizmadır. Bu prizma, dikdörtgen bir cisim oluĢturmak için dört üçgen çokgenin bir araya getirilmesinden oluĢturulur.

 DLP
DLP (digital light processing) cihazları ise optik yarı iletken diye bilinen DMD (digital micromirror device) teknolojiyi kullanır. DMD chipleri resimdeki her bir piksele karĢılık resim oluĢturmak için ıĢığı yansıtabilen binlerce küçük alüminyum ayna parçacıklarından oluĢur. Aynalar ±10-12o kendi baĢlarına hareket edebilmektedir. Burada amaç gelen ıĢığı lense veya lens dıĢına göndermektir. Resim sanki küçük karelerden oluĢmuĢ bir yapıya bürünür. Her bir resim parçası (piksel), ayrı bir ayna parçasının üzerindedir. Ayna parçalarının sayısı çözünürlüğü belirler. Siyah beyaz bir resim oluĢturulurken ıĢık kaynağından gelen ıĢığı, birim zamanda daha çok yansıtan ayna beyaz bir noktanın, daha az yansıtan ayna ise koyu bir noktanın oluĢumuna sebebiyet vermektedir. Renkli bir resim oluĢturulurken hızla dönen renk filtresinden geçen ıĢık renklere (RGB) ayrılarak DMD yardımıyla lens üzerine yansıtılır.
 Led projeksiyon:
Led projeksiyon teknolojisinin görünen en büyük avantajı uzun projeksiyon lamba ömrüdür. Led projeksiyon cihazlarına biçilen ortalama lamba ömrü 30.000 saattir. Bu LCD ve DLP projeksiyon cihazlarındaki 3.000-4.000 saatlik ortalama değerler düĢünüldüğünde inanılmaz bir avantaj olarak gözüküyor (Hele ki 250 Eur’lardan baĢlayan projeksiyon yedek lamba fiyatlarıyla birlikte ele alındığında.). LED projeksiyon teknolojisinin bahsedebileceğimiz diğer avantajı ise projektörün oldukça küçük olan boyutları olabilir. Lambanın ısınma sorunu olmadığından güçlü bir fana ihtiyaç duyulmamakta, bu da cihazın boyutlarının oldukça küçülebilmesine olanak sağlamaktadır.
Led projeksiyon teknolojisinin dezavantajlarına bakacak olursak: Çok düĢük olan ıĢık gücü değerinden söz etmemiz gerekir. ġu anda satılmakta olan LED projektörlerin 150-160 ansi lümen gibi ıĢık gücü değerleri bulunmakta ki bu da 2000 ansi lümenden baĢlayan LCd ve DLP projeksiyonlara çok düĢük kalmaktadır. Bu seviyelerdeki bir ıĢık gücü ile ancak çok karanlık ortamlarda ve çok büyük olmayan ebatlarda sağlıklı görüntü alınabilmektedir. Bu da çok önemli bir eksik olarak ortaya çıkmaktadır. Bir diğer konu da maliyetlerin aynı seviyelerdeki DLP ve LCD projektörlere göre biraz daha yüksek olmasıdır. Ama bu lamba maliyeti göz önüne alındığında rahtlıkla kapatılacak bir fark olarak gözüküyor.

LCD ve DLP projeksiyonları karĢılaĢtıracak olursak;
DLP projeksiyon cihazları; pikseller arası yakın olduğu için pikseller arası koyu noktaların olmadığı daha iyi bir görüntüye, daha iyi kontrasta sahiptir; daha az bakım (tozlanmaya karĢı) ister ve daha portatiftir. Bunun yanında renk doygunluğu düĢüktür. Ayrıca DLP mimariye sahip projeksiyon cihazları genelde daha hafif ve daha küçük boyutlara sahiptir.
LCD projeksiyonlar ise renk doygunluğu daha iyi, renk geçiĢleri keskindir. Fakat ölü pikseller, biraz daha kabadır ve görüntüde meydana gelen pikseller arası boĢluklar dezavantajlarıdır.
Resim 2.13: LCD ve DLP görüntü farkları
2.2.2. Projeksiyon Cihazının Bağlantıları
Bir projeksiyon cihazında bilgisayara bağlanması için VGA çıkıĢı, televizyon ya da kamera gibi aygıtlara bağlamak için S-Video çıkıĢı, ses çıkıĢları, USB cihaz bağlamak için USB bağlantı noktası, network ortamından cihaza eriĢim için ethernet çıkıĢı, dijital kamera,
26
fotoğraf makinası gibi cihazların bağlanması için RCA Audio / Video çıkıĢları gibi pek çok çıkıĢ bulunmaktadır.
Resim 2.14: Projeksiyon cihazı bağlantı noktaları

2.2.3. Projeksiyon Cihazı ile Ġlgili Temel Kavramlar

 Çözünürlük
Ekranda gösterilecek grafik ya da filmlerin gösterim kalitesini doğrudan etkileyen bir özelliktir. Görüntünün kaç noktadan oluĢacağını belirler. Görüntüyü oluĢturan nokta miktarı arttıkça daha çok ayrıntı gösterilebilir. Böylece çözünürlük arttıkça görüntü kalitesi artar. Günümüzde 1920x1080, 1280x1024, 1024x768, 800x600 gibi çözünürlük değerlerine sahip projeksiyon cihazları bulunmaktadır.
 Lamba (ampul) ömrü
Gerekli aydınlatmayı sağlayan ampulün belirli bir ömrü vardır. Ampul iĢlevini yitirirse yenisi ile değiĢtirilmek zorundadır. Ampul, toplam projeksiyon maliyetinin yaklaĢık yarısı olduğu için önemlidir. Uzun ömürlü olması her zaman iyidir. Günümüzde 1000-10000 saat arası ampul ömrüne sahip projeksiyon cihazları vardır.
 Parlaklık (ıĢık Ģiddeti)
Projeksiyon cihazının yaydığı görülebilir ıĢık miktarı ile ölçülür. Birimi ANSI lümendir. Gerekli ıĢık miktarını belirlemek için salon büyüklüğü, izleyici sayısı, ortamdaki
ıĢık gibi durumlar parlaklık seçimi açısından önemlidir. Günümüzde 700- 5000 ANSI lümen ıĢık Ģiddetine sahip projeksiyon cihazları bulunmaktadır.

21 Kasım 2012 Çarşamba

Portlar ve Konnektörler


Portlar ve konnektörler, anakart ile dış birimlerin iletişim kurmasına olanak sağlayan
bağlantı noktalarıdır. Portların bir kısmı kasanın içindedir ve bu portlara harddisk gibi kasa
içine monte edilen birimler bağlanır. Bazı portlarda kasa yüzeyinde anakarta monteli şekilde
bulunur. Bu portlara kasa dışından ulaşılır ve mikrofon gibi kasa dışında bulunması gereken
cihazlar bağlanır.



PS/2  portu:  Yeşil ve mor renklerde ayrı iki PS/2 portu olan anakartlar da
vardır. Bunlardan yeşiline fare, mor olanına ise klavye takılır. Buradaki porta
ise klavye ve fareden her ikisi de takılabilir. Tek olmasının sebebi günümüzde
USB klavye ve farelerin daha çok kullanılmasıdır. Eski tip anakartlara klavye ve
fare bağlamak için DIN bağlantı kullanılmaktadır.





2-9. USB 3.0, USB 2.0 Port: Her anakart üreticisi farklı sayıda USB (Universal
Serial Bus) port kullanabilir. Bu anakarta ( Resim 1.9 ) 6 adet USB 3.0 portu ve
2 adet USB 2.0 portu bulunmaktadır.  Bunlar,USB cihazların bilgisayara
bağlanmasını sağlar. USB cihazlar yeni yeni yaygınlaşmaktadır. USB portlara
neredeyse her tür harici cihaz bağlanabilir. Özelliği, seri ve paralel portlara göre
çok daha hızlı olması ve USB aygıtlar üzerindeki yeni USB portları aracılığı ile
uç uca çok sayıda cihazın zincirleme bağlanabilmesidir.
USB 3.0’lar 4.8 Gbps'e kadar veri aktarabiliyor. Bu, yaklaşık saniyede 600 MB
yapıyor. Ama bunlar teorik rakamlar. USB 3.0'ın 300 MB/s hızında kalacağı tahmin ediliyor.
Tıpkı USB 2.0'ın 60 MB/s veri iletmesi gerekirken 31-32 MB/s'de tıkanması gibi. Kısacası
USB 3.0, USB 2.0'dan 10 kat daha hızlıdır.




S/PDIF: Sayısal (dijital) ses çıkışı sağlayan birimdir. Bu birimle ses analog
dönüşümü yapılmadan doğrudan sayısal olarak çıkış birimine gönderilir.
Böylece ses analog yerine sayısal gideceğinden seste kayıp olmaz.




Dijital bilgi: Türkçe karşılığı sayısaldır. Bilgisayar dilinde “0” ve
“1”lerden oluşan bilgilerdir.


Analog bilgi:  Belli sınırlar içinde sürekli olarak değişen elektrik

sinyalidir.



Fireware (IEEE1394  – 6 pin, 4 pin) port: Bilgisayara çevre ürünleri
bağlanmasında kullanılan yüksek hızlı ara yüz bağlantısıdır. IEEE 1394
standardına dayalıdır. Dijital kameralar ve video kaydedici cihazların
bilgisayara bağlanıp daha hızlı veri aktarımı yapması için geliştirilmiştir.


e-SATA port:  e-SATA, haricî SATA anlamında, External SATA
demektir. Tek başına yeni bir standarttan ziyade, SATA standardı için
"dışarıya" bir uzatma olarak düşünebilirsiniz. e-SATA arabiriminin çıkış amacı,
bilgisayar dışına koyduğumuz haricî diskler için sağlıklı ve hızlı bir bağlantı
kurmaktır. Bu port haricî depolama için yaygın olarak kullanılan Hi-Speed USB
ve Firewire 400 (IEEE 1394b) gibi arabirimlerin özellikle performans
kısıtlamalarından kurtulurken uygulamada da kolaylık sağlıyor.


LAN (RJ-45) portu:  8 adet metal bağlantı noktası bulunan
konnektördür. Bilgisayarlar arası iletişimde ve bilgisayarların yerel ağa
bağlanmasında kullanılan ve ethernet olarak isimlendirilen bağlantı kablolarının
ucunda yer alır. Yerel ağa ve internete bağlanmak için kullanılır.


17. Ses giriş ve çıkışı:  Kulaklık ve 5+1, 7+1 gibi ses sistemleri takmak için
kullanılır.


Ses Girişi: Açık mavi renkte olan bu porta teyp, CD, DVD çalar ya da
diğer ses kaynakları bağlanabilir.







Ses Çıkışı: Açık yeşil renkte olan bu porta kulaklık, hoparlör takılabilir.

Mikrofon Girişi: Pembe renkte olan bu porta mikrofon takılabilir.




Başka anakartlarda farklı portlar da bulunmaktadır. Bunlar paralel port, seri port, VGA
portu ve DVI portu vb. Aşağıda bunlardan kısaca bahsedilmiştir.


Paralel Port(LPT-LinePrinTer): .25-pin’li port konnektörlere yazıcı, scanner
ve diğer aygıtlar takılabilir. Paralel portun 20 yıllık baskınlığından sonra şimdi
neredeyse tüm yazıcılar USB portu ile birlikte gelmektedir. Daha iyi modeller
bazen Firewire bağlantıyı önermektedir.


Seri Port (COM-Communication (İletişim Kapısı)): Seri port, kişisel
bilgisayarlarda kullanılan ilk genel amaçlı porttur. Bu 9-pin’li veya 25-pin ‘li
COM porta seri aygıtlar bağlanabilir.  Sadece son yıllarda daha hızlı ve
kullanımı kolay olan USB’nin baskınlığından dolayı seri portu daha az
kullanılır kılmıştır.


VGA Portu: 15-pin’li VGA portuna monitör bağlanır.  Anakartlarda onboard
olarak ifade edilen görüntü kartının anakart üstünde bulunması durumunda bu
port anakart üzerinde arka panelde bulunur.


DVI Portu :  Onboard (kart üstü) anakartlarda HDMI görüntü veren ekran
kartları bağlanmış ise arka panelde DVI portu bulunur.


Bahsettiklerimiz sadece en sık kullanılan  ve sizin en çok karşılaşacaklarınızdır.
Modülleri işledikçe daha az kullanılan portları ve nerede kullanıldıklarını göreceksiniz.
Anakart üzerinde kasa içinden ulaşılabilen portlar da bulunur. Bunlar IDE portu,
Disket sürücü portu, anakart ile bütünleşikse SCSI portudur. Bu portlara takılan yassı
kablolar aracılığı ile anakartımıza sabit disk,  CD sürücü, Blue-Ray, DVD-Rom, disket
sürücü gibi dahili cihazları bağlarız.


1.Floppy Bağlantısı:  Disket sürücüsünün anakarta bağlanması için kullanılır.
Bağlantı yapılırken Floppy kablosunun üzerindeki kırmızı işaretin anakart
üzerindeki bağlantı noktasındaki PIN 1 üzerine gelmesine dikkat edilir.


2.IDE  bağlantısı:  Hard disk, CD ve DVD sürücülerinin anakarta bağlanması
için kullanılır. Bağlantı yapılırken IDE kablosunun üzerindeki kırmızı işaretin
anakart üzerindeki bağlantı noktasındaki PIN 1 üzerine gelmesine dikkat edilir.
Bir IDE portuna birden fazla cihaz bağlanacaksa MASTER ve SLAVE cihazlar
jumper ayarları ile belirlenmelidir.


3.SATA konnektörleri: Serial ATA (SATA) birimi ise son zamanlarda hızla
yaygınlaşmaktadır. SATA saniyede 150 MB veri akışını desteklemektedir.
SATA kabloları çok daha incedir. SATA ara birimini destekleyen bir sabit disk
seçilirken, seçilen anakarta da dikkat edilmelidir. Çünkü standart IDE bağlantı
noktalarına bağlamak mümkün değildir.


Fan konnektörleri:  Soğutucu fanların kablosunun takıldığı konnektörlerdir.
12V’ta 350mA~740mA ya da 1A~2.22A(26.64W)’de çalışmaktadır. Fan
kablosunu takmayı unutmamalısınız. Aksi takdirde sistem içinde yetersiz hava
akışından dolayı anakart zarar görebilir. CPU fan mikroişlemci için tasarlanmış
ve devir kontrolü de bulunan bir türüdür. Kasa üzerindeki diğer fanlar içinde
konnektörler bulunur.


5.  Dijital audio konnektör:  Bu konnektörler, dijital seslerin çıkışı için
kullanılır.


6. USB konnektörler:  Çeşitli çevre birimlerinin anakarta bağlanmasını
sağlayan portlardır. Yazıcı , video kamere vb. birçok cihaz bu portları kullanır.
Bir anakartın üzerinde ve yanında USB port bulunabilir. Yan tarafta bulunan
USB portlara kasanın arka kısmından ulaşılabilir(bk.  resim 1.9). Anakartın
üzerinde bulunan USB portlar ise ara kablolar ile kasanın ön veya yan tarafına
uzatılabilir


9. İşlemci soketi : Anakart üzerinde işlemciyi takmak için bir soket veya slot
bulunur. Soket, yassı dikdörtgen şeklindeki işlemciler için iki düzlem üzerine
(enine ve boyuna) uzanan iğnelerin oturduğu yuvaya verilen addır.

10. Bellek yuvaları: Sistem belleklerinin takıldığı yerlerdir.


11.  BIOS ve  BIOS pili  :  BIOS’da anakartta sistem açılışında gerekli olan
bilgiler ve sistemin neleri desteklediği ile ilgili bilgiler mevcuttur. BIOS Pili ise
anakart üzerinde elektrik akımı olmadığı durumlarda bazı önemli bilgilerin
tutulması amacıyla kullanılan çok küçük bir güce sahip pildir.


















6 Kasım 2012 Salı




SABİT DİSKLER 
1.1. Sabit Diskin Görevi
Şekil 1.1’de örnek bir sabit diskin üstten görünüşü ve iç mekanizma verilmiştir. Sabit
disk adından anlaşılacağı üzere verilerin sürekli olarak saklanması istenen durumlarda
kullanılır.

Şekil 1.1:(A) 3.5 inch’lik bir sabit diskin üstten görünüşü, (B) Sabit diskin disk plakaları ve
elektronik kartı söküldükten sonraki görünüşü
NOT: Bilgisayarın çevre birimleriyle uyumlu bir şekilde çalışması için gerekli
işletim sistemi sabit disk üzerine kurulur. Ayrıca sürekli çalışması gereken yazılımlar da
sabit disk üzerinde tutulur.
Sabit disk sürücüleri dizüstü bilgisayarlarda, masaüstü bilgisayarlarda, süper
bilgisayarlarda, sunucularda ve hatta düşen fiyat/kapasite oranları nedeniyle kaset
sürücülerin yerine el kameralarında bile kullanılmaktadır.


1.1.1. Sabit Disk Nedir? 
Sabit diskler dönen disklerden oluşan cihazlardır. Bu disklerin yüzeyi manyetik
özelliğe sahiptir. Bilgisayar verisi olan 1 ve 0’lar manyetik olarak bu diskler üzerinde
oluşturulur. Sabit diskten ayrıntılı bir şekilde bahsetmeden önce manyetizmadan ve verilerin
manyetik olarak oluşturulmasından kısaca bahsetmek yerinde olacaktır.




1.1.1.1. Elektromanyetizma Nasıl Çalışır? 
İletken bir telin içinden geçen elektrik akımı telin etrafında elektromanyetik alan
oluşumuna neden olur. Elektromanyetizma, dalga biçiminde yayılan bir enerji biçimidir. Işık,
radyo sinyalleri, mikrodalgalar, televizyon sinyalleri ve ısı elektromanyetik dalgalara örnek
olarak verilebilir.
Tüm elektrikli cihazlar gürültü (noise) diye adlandırılan istenmeyen elektromanyetik
dalgalar yayar. Çoğu bilgisayar bileşeninin elektromekanik tasarımında kablolara işlevsel
olmayan teller eklenir. Böylece gürültü etkisi azaltılır.





NOT: Tüm elektromanyetik dalgalar,  ışık hızında hareket eder (yaklaşık
olarak  300.000km/sn). Elektromanyetik dalgalar frekans cinsinden ölçülür. Frekans 1
saniyede üretilen dalga sayısıdır ve birimi Hertz (Hz)’dir. Örneğin 1kHZ’lik (kilohertz) bir
elektromanyetik sinyal saniyede 1000 dalga üretir.
Bir EM dalganın frekansı dalga boyuyla ters orantılıdır. Dalga boyu, bir sinyalin
herhangi bir andan kendini tekrar etmeye başladığı ana kadar geçen mesafedir. Sinyal
frekansı yükseldikçe dalga boyu azalır. Örneğin FM radyo yayın bandında yer alan
100MHz’lik bir sinyal yaklaşık 300cm dalga boyundayken, 30GHz’lik bir sinyal yaklaşık
1cm dalga boyundadır.




1.1.1.2.Disk Üzerine Veri (Bitlerin) Yazılması ve Disk Üzerinden Veri Okunması
Disk üzerine herhangi bir veri yazılmadan önce demir parçacıkları, diskin yüzeyini
kaplayan bir manyetik film üzerinde rastgele dağılmış durumdadır.
Demir paçacıklarının veri olarak organize edilmesi için, diskin üzerinde askıda duran
yazma/okuma kafasına sarılmış bir bobin telinin içinden elektrik akımı geçirilir


1.1.2. Sabit Diskin Yapısı ve Çalışması
Sabit disk sürücüleri, bir diğer adıyla harddisk sürücüleri (HDD), dönen disklerden
oluşan cihazlardır. Her bir diskin yüzeyi, manyetik alan etkisine sahip manyetik bir bantla
kaplanmıştır. Disk plakaları, manyetik özelliğe sahip olmayan alüminyum ya da cam gibi
malzemelerden yapılmaktadır. Disklerin yüzeyine çok yakın olarak konumlanmış
yazma/okuma kafaları vardır . Her bir kafanın üzerinde magnetorezistif (MR) bir
algılayıcı bulunur.
Yazma/okuma kafası diskin yüzeyinden geçtikçe MR algılayıcısında direnç değişimi
meydana gelir. Analog direnç değişimi yorumlanarak sayısal verilere çevrilir. Harddisklerde sabit hızda dönen disklerin bağlı olduğu bir iğne bulunur. Disklerin
arasında ve yüzeyinde hareket eden ortak bir kola bağlı bulunan yazma/okuma kafaları
vardır. Ayrıca taşıyıcı kol, kafaların yay  şeklinde hareket etmesini sağlayarak dönen
disklerinin tüm yüzeylerinin okunması gerçekleştirilir. Böylece her bir kafa karşılık geldiği
diskin neredeyse tüm yüzeyini tarayabilir.
Diskleri döndüren iğnenin hareketleri, yazma/okuma kafalarını hareket ettiren taşıyıcı
kolun hareketleri ve yazma-okuma işlemi elektronik kontrol kartıyla denetlen

Bir sabit diskin taşıyabileceği veri kapasitesini artırmak için disk sayısı artırılabilir.
Her bir disk başına iki yazma/okuma kafası karşılık gelir. Böylece diskler çift taraflı olarak
kullanılmış olur.
Kafaları taşıyan hareketli kol, son derece hızlı hareket eder (kenardan merkeze ve
tekrar başlangıç noktasına gelme hareketini saniyede 50 defa gerçekleştirebilir). Bu işlem
yüksek hızlı doğrusal bir motorla gerçekleştirilir. Aynı şekilde sabit disk plakaları da çok
hızlı hareket etmektedir.




                                                       KASALAR
 Statik Elektriğin Anakarta Zararları :
Yürürken ayağınızı yere sürttüğünüzde oluşan sürtünme enerjisi elektrik ile
yüklenmenize  neden olur. Durduğunuzda ayakkabılarınızın tabanı size yüklenen elektriği
yalıtır; böylece bulunduğunuz ortamdan farklı bir voltaj potansiyeli taşırsınız. Herkes
mutlaka bir metale, başka kişiye vb. dokunduğunda bu elektrik geçişini hissetmiştir.
Özellikle de plastik kaplama döşemelerde kalın kauçuk tabanlı ayakkabılarla dolaştıktan
sonra. Bu elektromanyetik olayın elektronik bileşenler üzerinde çok tehlikeli sonuçları
olabilir. Statik boşalma sırasındaki akım, çok yüksek olmasa da voltaj farkı anlık olarak on
binlerce volta çıkabilir. Bu kadar yüksek voltaj bellek yongaları gibi bileşenlere kolayca
zarar verebilir. Bu yüzden işe başlamadan önce yapmanız gereken en önemli şey, kendinizi
topraklamaktır. Ayrıca bilgisayar mutlaka topraklı bir prizden güç almalıdır. Çünkü
bilgisayar çalışırken de hareketli parçalar(fanlar) nedeni ile statik elektrik oluşabilir. Toprak
hattı statik elektrik boşalmasını sağlayacaktır. Vücudumuzdaki statik elektriği boşaltmak için
herhangi bir bilgisayar bileşenine dokunmadan önce bir metale (kalorifer veya PC kasası)
dokunun. Böylece vücudunuzdaki elektriği boşaltmış olursunuz.
Statik elektrik, farklı yüklerle yüklü olan cisimlerin birbirine temas etmesi sonucu
ortaya çıkar. Yüklü iki bulutun birbirine teması yıldırımı meydana getirir. Diğer yüklü
cisimlerin birbirine temasında da ark ve küçük çarpılmalar meydana gelir. Bu durumu bazen
bir cisme dokunduğunuzda ya da başka biri ile tokalaştığınızda yaşayabilirsiniz. Bu
çarpılmanın nedeni, dokunulan  cismin ya da kişinin size göre zıt yükle yüklü olması  veya
cisim ya da kişinin teması ile bu yüklerin boşalmasıdır. Statik elektrik görünüşte zarar vermeyecek bir elektrik türü olarak düşünülse de
aslında oldukça büyük zararlara neden olabilir. Yüklenme sonrasında  temas sonucu yük
boşalmaları endüstri ve ticari alanlarda ciddi zararlara neden olabilmektedir. Yük boşalması
sırasında oluşan ark ve kıvılcımlar yangınlara sebep olabilir. Yine elektronik  alanda  ve
bilgisayar alanında bu yükler cihazların zarar görmesine ve bozulmasına sebep olabilir. Yük
boşalması ile cihazları oluşturan parçalar arızalanır ve çalışamaz hâle gelebilir.


Statik Elektriğin Zarar Verebileceği Ortamlarda Alınacak Önlemler :
Statik elektrik, çeşitli bilgisayar malzemelerine zarar verebilir. Bu zararın önüne
geçebilmek için çeşitli yöntemler mevcuttur. Bunlar aşağıda verilmiştir.


. Donanım Malzemeleri İçin Alınacak Önlemler :
Donanım birimlerinin statik elektriğe karşı korunması için statik elektrikle yüklü olma
ihtimaline karşı yükünü boşaltacak şekilde muhafaza edilmeleri ya da statik elektrikle
yüklenmelerini önleyecek şekilde  montajlarının yapılması ve bu şekilde kullanılmaları
gerekir.



                                                                    antistatik poşet


Kasaya ve çalışma alanlarında montaj yaparken iletken olmayan montaj vidaları
kullanılmalıdır. Parçalar, antistatik koruma sağlayan ambalajlar ya da özel kaplama
malzemeleri içerisinde saklanmalıdır. Bu malzemeler satın alma esnasında donanım birimleri
ile verilmektedir.


Antistatik Çalışma Ortamı Sağlamak :
Topraklama, gerilim altında olmayan bütün tesisat kısımlarının uygun iletkenlerle
toprak içerisine yerleştirilmiş bir  iletken cisme (elektrot) bağlanmasıdır.  Statik elektrikten
korunmak için çalışma alanında topraklama sağlanmalıdır.  Topraklama sayesinde cihaz
üzerindeki kaçak akımlar ve statik elektrik toprağa akacaktır. Böylece elektrik
dalgalanmalarından ve statik elektriğin zararlarından korunma sağlanacaktır.
                                                               antistatik bileklik


Çalışma ortamında çalıştığımız aletlerin ve kullandığımız malzemelerin yüklenmeye
neden olmayacak şekilde kullanılması ve  bu şekilde  muhafaza edilmesi gerekir.. Araç ve
gereçler, bizi yüksek gerilimden koruyacak şekilde yalıtkan malzeme ile kaplıdır. Böylece
çalışma ortamındaki cihaz ya da malzemelerin statik elektrik ile yüklenmesi önlenebilir. Bunun için yer döşemeleri,  çalışma masası veya alanı antistatik malzemeden
seçilebilir. Çalışma esnasında giyilen kıyafetler antistatik ürünler olabilir.


Kişisel Antistatik Önlemleri:
İnsanlar gün boyu hareket hâlinde olduğu için sürtünmenin etkisiyle statik elektrikle
yüklenir. Gün boyu pek çok yerde bu yüklenme ve yük boşalmaları ile karşılaşabiliriz.
Donanım birimleriyle temas etmeden önce vücuttaki bu yükün boşaltılması gerekir. Aksi
takdirde bu yük çalıştığımız parçalar üzerinden boşalma yapabilir ve bu durum da parçalara
zarar verebilir. Bu yükü boşaltmak için çalışma öncesi toprağa temas eden zeminlere
dokunabiliriz. Bunun  için kalorifer  peteklerini, su borularını, çeşmeyi, duvarı, vb.
kullanabiliriz. Çalışma esnasında da yine statik elektrikle yüklenme ihtimaline karşı statik
elektrik oluşumunu engelleyen antistatik eldiven kullanılabilir.



Manyetik Ortama Karşı Önlemler :
Günlük hayatımızdaki pek çok yerde (elektrik  şebekeleri, aydınlatma, haberleşme
ağları, evimizdeki kablolar ve elektrikli aletler vb.) manyetik alanlar oluşmakta ve bu
manyetik alanlar  bizi etkilemektedir. Bu alanlar, insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere
neden olmaktadır. Bu alanların etkilerinden korunmak için manyetik alan oluşan yerlerden
mümkün olduğunca uzak çalışılmalı ve uzak durulmalıdır. Yakın olduğumuz zamanlarda ise
süreyi mümkün olduğu kadar kısa tutmak iyi olur. Bilgisayar başında çok çalışmak,
televizyona ve elektronik aletlere yakın durmak, ev içi ve şehir elektrik şebekelerine çok
yakın durmak bizim manyetik alandan etkilenmemize neden olacaktır.




                              Bilgisayar Kasaları
Kasa bilgisayar bileşenlerini bir arada tutan ve bu bileşenlere gerekli gücü sağlayan
plastik ve metal bileşiminden oluşan kutudur. Kasa denilince akla, tek renk sıradan bir kutu
gelmiyor.  Günümüzde kasalar teknolojik açıdan ve estetik görünüm açısından çok fazla
gelişmiştir. Bugünlerde içi neon lamba ile aydınlatılmış kasalara rastlamak mümkündür.
Kasanın dış görünümü göz zevkiniz açısından önemli olabilir; ancak kasanın görünümüne
verilen önemin soğutma ve yeterli güç sağlama özelliklerine de verilmesi gerekir.


Kasanın içinde anakart takma tepsisi, güç kaynağı yuvası, birkaç tane 5.25" ve 3.5"luk
yuvalar  ki buralara sabit disk ve CD-ROM sürücü gibi aygıtlar yerleştirilir, arka tarafında
soket boşlukları vardır.
Kasada bir tane yeniden başlatma, bir tane açma düğmesi ve bir tane de kilit düğmesi
olabilir. Kasaların yatay ve dikey yerleştirilebilenleri, alüminyum veya çelikten yapılanları
ve boyut olarak değişik yapılarda bulunanları mevcuttur.
Kasa alırken gücü mümkün olduğunca gücü yüksek olanı tercih edilmelidir. Kasanın
içi  rahat bir çalışma alanı için  yeteri kadar geniş olmalı, içerisinde genişleme yuvaları
bulunmalı ve kasaya  hava akışının iyi olması için  yeteri kadar hava giriş delikleri
bulunmalıdır.  Kasayı yerleştirdiğimiz yer  dengeli olmalı ve kasanın sağa sola
sallanmamasına dikkat edilmelidir.




Kasa Çeşitleri:
Kasaların farklı çeşitlerde olmasının birtakım sebepleri vardır. Bu çeşitliğin nedeni
kasanın yerleşim yeri, boyutu, kasaya takılabilecek donanım sayısı, kasanın sağladığı güç
gibi özelliklerdir.

Masaüstü (Desktop) kasa: Yatay olup üzerine ekran konulabildiği için yerden
tasarruf edilir ve kasa göz önünde olur. Tower kasaya göre daha az yaygındır.
Kasa içerisine genişleme kartları dikey  olarak  yerleştirildiğinden  içerisinde
standart donanım kart sayısı fazla değildir.
 Kule (Tower)  kasa: Tower kasalar büyüklük bakımından üçe ayrılır. Fulltower olarak isimlendirilen kasa en büyükleridir ve 60 ile 90 cm
yüksekliğindedir. Bu kasaların üzerine birçok sürücü takılabilir. Bu yüzden de
güçlü bir güç kaynağı bulunur. Bu boyuttaki kasalarda genişletme sorunu
yaşanmaz. Boyutu büyük olduğu için iyi derecede soğutma yapılabilir.
Boyut bakımdan ikinci büyük kasa, mid-tower kasadır. Mid-tower  kasa, birçok
yönden full-tower kasaya benzer ama ona göre boyutu daha kısadır.
Mini-tower olarak isimlendirilen kasa ise en popüler olanıdır. 50 ile 60 cm
yüksekliğindedir ve desktop kasadan daha geniştir. Boyutundan dolayı da masa üzerinde
daha az yer kaplar.



Slim  kasa: Bu tip kasalar hem yatay hem de dikey olarak kullanılabilir.
Genelde mid-tower büyüklüğündedir